9 Ocak 2021 Cumartesi

Yaşamımızda Tehlikeli Evrim

 

 YAŞAMIMIZDAKİ TEHLİKELİ EVRİM

 Gençliğimden beri zaman yetmezliğinden yakınan insanlarla yaşadım. Hayatın önlerine getirdiği sorunlar ve fırsatlarla uğraşmak adına bir denizden diğerine yelken açarken, durup manzaranın tadını çıkaracak zamanları yoktu.  Bu durum en çok  insan ilişkilerini ve kişisel gelişimi olumsuz etkiledi.

İnsan ilişkileri açısından; geleneklerimiz arkadaş, tanıdık ve akrabaların ihtiyacı olduğunda yanında olmak gerektiğini söylese de “hayat şartları” fırsat vermedi. Paylaşılmayan anların tekrarı olmadığı için ilişkileri sıcak tutup,  dostlukları derinleştirmek zorlaştı. Dinlemekten çok konuşmayı, paylaşmaktan çok sahiplenmeyi seçerek “modern hayat”ın dayattığı bireysel adacıklarda birbirimize yabancılaştık. Kapitalizmin rahatça yönetebileceği piyonlar haline gelirken kaybolan dostlukların boşluğunu “sistem” doldurdu . Kalfasını yetiştirip bir dükkan açmasına yardım eden ustanın yerini, aynı mahallede satış yaptığı için birbirine sopayla saldıran insanlar, hastalanınca çorba getiren komşu veya akrabanın yerini ücretli bakıcılar aldı. İnsan ilişkilerini hedef alan bu global düzen, insanların bağlı bulunduğu kökleri yok edip onları taşınabilir ve sadece kendine bağlı hale getirmeyi büyük ölçüde başardı. Birçok ülkede çalışma alışkanlıklarından giyime, tatil hayallerinden yaşadıkları evlere kadar her şey birbirine benzedi.

Kişisel gelişim açısından kendini yetiştirme için verilen şablon da pek farklı değil. Eğitim sistemi ve gençlerin sosyalleşme yolları bireyin donanımını artırmak yerine “sistem”in ihtiyacını karşılamaya dönük. Vakit bulamayanlar kitap okuyarak bilgi edinmekten çok internetten gördükleriyle idare eder oldu. Kafelerde akıllı telefonlarla sosyalleşme tablosu veren guruplar, fikir üretip eğlenmekten çok yaşamlarını etiketleyip başkalarına göstererek, kısaltma ve emojilerle ifadelerini sadeleştiriyorlar. Dillerin zenginliği ve genel bilgiler para etmediği için zihinleri sığlaştırmakta bir sakınca kalmadı. “Sistem” sorgulamadan kolayca yönetebileceği bireyler yaratmakta sınır tanımıyor. Aile ve toplumun tarih boyu oluşturduğu kimliği taşıyan insanlığımızı kaça sattık henüz farkında değiliz.

Korona korkusu ile küçük bir çevre içine kapandığımız bu günlerde acaba kaç kişi kendini genetiği değiştirilmiş domates gibi hissetti. Teknolojinin insanları dijital sınıflandırmaya tabi tuttuğu değişik bir dünya düzenine doğru evrildiğimizi ürkerek izliyorum. Pandemi ve ekonomik krizler önceliklerimizi altüst etti. Hayallerimizi, arzularımızı bir yana bırakmış, hayatta ve ayakta kalmak için çabalarken global akbabaların neyin peşinde olduğunu anlamadan da endişelerim azalmayacak.

 9 Ocak 2021

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder