YAĞMUR
Ne kadar üşüsem ve ıslansam
da yağmuru seviyorum. Yağmurlu havalar bana İzmir’de geçen çocukluk yıllarımı
hatırlatıyor. Biraz nostalji yüklü biraz duygu. Bugün de kendimi böyle bir yerlerde
buluverdim. Sanki lisedeyken Kordon boyunun griler giymiş sakinliğinde yanıma
dizili teknelerle selamlaşarak yürür gibiyim. Her birine umutlarımı ve
hayallerimi yüklediğim tekneler.
Bazıları bana geri dönse de bir kısmını yaşamın kıyısında ufukta bir
daha göremediğim tekneler. Belki
yaşamın fırtınalarına teslim oldular hayallerimle beraber, belki de
önüne çıkan korsanlara. Ama ailem ve dostlar vardı yanımda. Bazen başkalarının
dönen hayal teknelerine sevindik beklerken, bazen aynı ufku paylaştık
bakışlarımızla sessizce.
Yaşamın kıyısında olduğumuza
şükrettik.
Yağmurun ardından gelecek
güneşi beklemenin umudu da bir o kadar güzel. Cuma günü hafta sonunu beklemek
gibi bir şey. Hafta sonunun ne getireceğini bilmeden, yaşanacak bir sürprizini
beklemenin heyecanı gibi. Yüzünü
gösterecek güneşin yağmurda beklenişi de aynı şekilde umutla dolu.
Güneşi sevmenin en masum yerinde
yaşar umutlar. Çekingendir. Bir o kadar da hassas. Eğer güneşin artık açmayacağını düşünürsen eriyip gider. Yağmurun
içinde aranmak boşuna o zaman. Geriye sadece damlaları kalır yağan yağmurun.
Üstüne üstüne yağan
damlalar. Geçmişi yıkarcasına.
7 Ocak 2020
Güzel bir yazı 👍
YanıtlaSil