GELECEK İÇİN BÜYÜK FİKİRLER
ODTÜ’deki
yıllarımda bölümü ziyaret eden Amerikalı bir profesör, zihnini açmak için hafta
sonları dağ evine gidip ağaçların arasında yürüyüş yaparak uğraştığı konulardan
uzaklaştığını; bunun dönüşte daha rahat bir şekilde konuya odaklanmasını ve
çözüm üretmeye yardımcı olduğunu söylemişti. Yıllar sonra Hollanda’da stresle
ilgili bilgi veren bir konuşmacı da günlük olaylardan kopabilmek için
oturduğumuz ve çalıştığımız yerden en az iki saatlik bir mesafeye gitmek
gerektiğini eklemişti.
Büyük
güçlerin dünyanın geleceği ile ilgili değişiklikleri hızla işleme koyduğu bir
süreçte, eğer sürücü koltuğunda değilseniz iki seçeneğiniz var. Ya önünüze
gelen değişikliklere ayak uydurmak için koşturacaksınız ya da o değişikliklerin
getirdiği sonuçlara katlanacaksınız. Sürücü koltuğundaki o güçler, yıllardır
düşünce kuruluşlarında yapılan beyin fırtınalarının ürünü senaryolardan
çıkarılan tam kapsamlı uygulama planlarıyla bugün alandalar. Zeki ve dinamik
yönetim kadroları ile başımıza gelecekleri hesaplayıp, hazırlıklı olmak ve
değişen şartlara hızla uyum sağlayıp manevra yapmak elbet mümkün. Ancak dünya
bu planlarla başa çıkmaya çalışırken orada yarının planları yapılmakta. Yani
kurnazlık da bir yere kadar işimize yarayacak. Uygulamaya konulan planlar o
kadar kapsamlı ki bazen gerçek hedef iş işten geçtikten sonra ortaya çıkıyor.
Peki
oyunculuktan oyun kuruculuğuna çıkabilmenin bir yolu yok mu sorusuna cevap
vermeden önce adam başı ortalama yıllık gelir seviyelerine bakmakta yarar var.
Hafta sonu dağ evine gitme olanağı olan kaç düşünür, bilim adamımız var. Yaşam
standardını korumak için mücadele verirken, ateş hattından geriye çekilip
düşüncelerini tazelemek, yeni fikirlerle ortaya çıkmak için ne kadar kaynak
ayırabiliyorlar. Sıkışınca iyi çözümler
üretebilme kapasitesi, büyük fikirler üretip kapsamlı uygulama planı yapabilme
ile karıştırılmasın. Kaldı ki iyi bir fikir, o fikri başarıya götürecek çok
yönlü ve tam kapsamlı bir uygulama planı yapılır ve gerekli kaynaklar bulunursa
işe yarar.
Piyasaları
globalleştirerek ülkeleri kendi kurdukları bir sistem içine kilitleyen güçler
şimdi hem sahip oldukları gücü hem de kurdukları sistemi kullanarak tam bir
hacıyatmaz oldular. Şimdi anlıyoruz ki piyasaların globalleşmesi, uluslar arası
teşkilatlanmalar insanların refahını artırmak ve dünyaya adalet getirmek için
yapılmamış. Artık dünya çapında bir kaos çıkarmadan bunları geri döndürmenin
bir yolu yok.
Bugün,
günü nasıl kotarırız diye bütün kurnazlığımızı kullansak bile, insanlarımızın
refah seviyesini artırıp büyük fikirler üretebilecek hale getirmek ve bunları
uygulayacak güce sahip olmak için uzun vadeli planları uygulamaya koymak tek
çıkar yol.
Böyle
zamanlarda dönüp Atatürk’e bakmakta
büyük yarar var.
30
Ocak 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder