6 Mayıs 2025 Salı

DENİZ VE ANILAR

 

DENİZ VE ANILAR

İngiliz Burnu ile İncir Adası arasındaki geçitten çıkarken Kum Burnuna doğru sakin bir seyirdeyim. Motorun gürültüsü Bluetooth hoparlörden gelen müzikle rekabet eder gibi. Teknedeki dizel motor yerine elektrikli motor olsa bu gezintinin ne kadar keyifli olacağını düşünüyorum.  Umarım elektrikli araç piyasasındaki gelişmelerin teknelere da bir yararı olur.

Yaz öncesi hava denize girilebilecek kadar sıcak olmasa da bir deniz gezintisi için mükemmel. Denizin yoğun insan kullanımından etkilenmemiş berraklığında tekne kayarak ilerliyor.

İçinde yaşadığım bu güzelliği içime sindirmek istiyorum.

Hoparlörde Tarkan’ın güzel bir şarkısı başlıyor.

“Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım”

Biri bana bir imada mı bulunuyor ne…….

Her ne kadar her anını eksiksiz dün gibi hatırlamasam da denizle kucaklaşan teknede, anılarla kucaklaşır gibiyim.  Sezen Aksu İzmir kızıdır iyi bilir; acı-tatlı ne varsa hazinemdir.

Ama anıların keyifli olanları daha bir güzel oluyor. Hele bir de denizdeysem.

Ben onlara gülümseten anılar diyorum.

Denizle ilgili bir dünya anım var. Denize ilk girişim İzmir Bayraklıda Edibe Hanım Teyze’lerin sayfiye evinde olmuştu. Deniz kenarındaki evde bahçenin iki yanından denizin içine kadar uzanan bir adam boyu kadar tahta perdeler, o yıllarda girenlerin mahremiyetini sağlıyordu. Sonra İnciraltı plajından ve Kuşadası Kadınlar denizinden de denize girmiştim. Kadınlar denizine, Kuşadası’ndan toprak yoldan yürüyerek gidiliyordu. Sadece kadınlar ve çocukların denize girmesi için denizin içine kazıklar üzerine kurulmuş dörtgen, çardaklı bir iskele vardı. Denizin üzerinde kadınlar hamamı gibi bir şey yani.

Gümüldür’ün pek fazla bilinmediği yıllarda, Gümüldür çayının denize kavuştuğu alanda Abdurrahim’in plajında yazı geçirirdik. Denizle çayın arasında kalan ağaçlık alanda işletmecinin yaptığı bir-iki odalı çardaklar, evden getirilen yatak ve mutfak eşyalarıyla döşenip yazlık olarak kullanılırdı. Devamlı kalan fazla aile olmadığı için,  hafta sonları otobüslerle gelen günübirlikçiler olmadığında kamp çok keyifli olurdu. Yüzmeyi orada öğrenmiştim. İlk balığa çıkışım da Arap’ın kayığıyla orada olmuştu.  Gümüldür’e ilk mandalina fidanlarının dikildiği, K-4 Ziraaat kampının arka tarafındaki tarlada ağaçların büyüyüp ürün verişini, yıllar içinde kazancı görünce Gümüldür halkının mandalina yetiştirmeye başlamasını izlemiştim. Kampta gıda satışı olmadığı için her gün bisikletimle Gümüldür’e gidip fırından ekmek, tarlalardan da sebze alırdım. Kamptaki diğer çocuklarla genelde beraber oynar, denize girer, akşamları da sahilde şimdiki Denizatı Tatil Köyü’nün bulunduğu sahilde ateş yakıp eğlenirdik.

Denizle ilgili pek çok gülümseten anım var ama hepsi bu geziye sığmıyor.  Çeşme’yi, Fethiye’yi ve diğerlerini bir başka geziye saklıyorum.

6 Mayıs 2025

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder