21 Ekim 2018 Pazar

Sevmekten Kim Usanır

SEVMEKTEN KİM USANIR

Yaz akşamının nemli loşluğunda, üzerinde kenarları dantelli beyaz bir elbise Küçük Deniz’in kenarındaki bir masada oturuyordu. Gecenin kuytuluklarından yayılan yasemin kokusu bütün masaları dolaşıp onu kucaklamak için masasına kadar gelmişti. Aşkı özendirmek için oraya konmuşcasına tüm sadeliğiyle oradaydı. Başını kaldırıp uzaklara bakarken gözlerindeki pırıltılar yakamozları ateşliyor, o hiçbirşey olmamış gibi balıkçı kayıklarının cilveli oynaşmalarını seyrediyordu.

Restoranın içinde çalan eski bir kırkbeşlik, Behiye Aksoy’un sesinden gecenin nağmelerini  gönüllere yayıyordu.

Sevmekten kim usanır
Tadına doyum olmaz
Hangi gönül uslanır
Sevenle oyun olmaz

Masanın üzerine koyduğu küçük defterine bir şeyler yazarken gecenin en şanslı kadehi dudaklarındaydı. Eskide kalmış bir sevdanın şahidi olarak çevresindeki her şey bu zarif güzelliği tamamlamak için oradaydı sanki.

Gözlerimle gecenin ahengini bozmaktan çekinerek bu resmi yüreğime koyarken son kadehimi beni oraya getiren kadere kaldırdım ve sessizce hesabı ödeyip karanlığa yürüdüm.

18 Eylül 2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder