Foça'da Gün Batımı
Aşıklar caddesinde Beşkapıların önündeki ahşap iskelenin kenarından ayaklarını suya sallamış oturuyordu. Öğleden beri çıkarmadığı hasır şapkası başında, sıcak sonrası akşamüstü keyfini yudumlar gibiydi. Büyük denizde öğleden sonraki kadınsı hırçınlık, güne veda edercesine yerini yorgun bir esintiye bırakmıştı. Beyaz gömleği tuzlu bedenine ulaşan bu serinlikle hafif hafif dalgalanırken Otis Redding’in “Sittin’ on the dock of the bay wastin’ time” şarkısını mırıldanıyordu. Uzun yolun sonundaki limanda suda zamanı harcayarak.
Batıya
dönmüş Foça sahilinden gün batımını karşılayıp akşama özlemi gidermek için
gözlerini kısıp yüzünü güneşe çevirdi. Birazdan gelecek akşamın renkli
habercileri ufukta uçuşmaya başlamıştı
bile. Günü bitirecek bu seremoni bir Piccadilly gösterisi gibi yavaş yavaş
gelişirken, sahne dekoru ve ışıkları doğanın o güne yakıştırdığı her renk ve
şekilde geliyordu. Gözlerin bu güzelliğe kilitlendiği zaman anı yaşayan herkes
gibi o da göz kırpmadan bu gidişe tanıklık ediyordu. Değirmen burnu feneri yanından kayarak
alçalan güneş İncir adası arkasında kaybolurken denizde yakamozları
hazırlamanın telaşına melankolik duygularının isyanı karışıyordu.
Yüzyıllardır
bu sahillerin yetiştirdiği düşünürlerin esin kaynağı doğanın ona verdiği
armağanı alıp gitmeden önce akşama yayılan deniz kokusunu içine çekti. Rıhtımdan
kalkıp sandaletlerini ayağına geçirdi ve onu yalnız bırakmayan yalnızlığıyla
beraber geceye karıştı.
3
Temmuz 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder