GÖÇÜN SORUNLARI
Karşıyaka Girne Bulvarında arabayla ilerlerken ışıklı kavşakta kendine kırmızı ışık yanmasına rağmen üç tekerlekli bir hurda toplama bisikleti trafiğin içine daldı. Olası bir kaza kıl payı atlatıldı ama eminim benim gibi ilk sırada olan birkaç sürücünün yüreği ağzına geldi. Sizin hatanız olmasa bile bir insana zarar verme olasılığı ve ardından yaşanacak hukuki ve vicdani yargılama korkutucu. İlk şoku atlattıktan sonra neden böyle bir duruma düştüğümüzü de düşünmeden edemedim. Atık toplayan bisiklet sürücüsünün göçmen olduğunu anlamak için kimliğini görmek gerekmiyordu. Belli ki sıkıntıları olan ülkelerden birinden gelmiş ve bir lokma ekmek için mücadele ederken trafikte yarattığı tehlikenin farkında değildi. Anlaşılan ne geldiği yerde ne de buraya geldikten sonra trafik lambalarını sokak lambalarından ayıran farkın önemi hakkında bir eğitim almamıştı.
Günümüzde İnsanların hayatta kalma güdüsüyle ülkelerini terk etmek zorunda kalmaları, buna neden olanların suçu olsa da göçün nereden nereye yapıldığına bağlı olarak durum değişebiliyor. Yani kültür, eğitim ve yaşam tarzı farklarına göre sonuç farklı olabiliyor. Örnek vermek gerekirse İngilizlerin Fransa’ya göçü ekonomik kaygılar dışında sorun yaratmayabilir ama İngilizlerin Afganistan’a veya Afganların İngiltere’ye göçü her konuda sıkıntı yaratacaktır. Göç edenlerin sayısı arttıkça sıkıntının büyüklüğü de artacaktır. Hiç kimse evinde yaşam şeklini değiştirecek, tehdit olacak veya evdeki eşyalara zarar verecek misafir istemez. Bu sıkıntıları aza indirmenin yolu göçü kontrol etmek ve göçmenleri bir oryantasyondan geçirerek ülke şartlarına uyumlarını hızlandırmaktır. Yani sorunun insani kısmı hem göçmenleri hem de onlara kucak açanları yakından ilgilendiriyor. Bu sorunu hallettikten sonra bizim için ekonomiye etkileri o kadar önemli olmayacaktır çünkü biz ekmeğimizi zorda kalanla paylaşmayı bilen bir milletiz.
Bizim kanunlarımıza ve adetlerimize göre yanlış yapan göçmenlerin haberlerini neredeyse her gün izliyoruz. Evi dağıttı diye üç-beş yaşında çocuklarını döven Nijeryalı baba, çocukları sosyal hizmetler tarafından alındı diye ağlıyor ve bunun suç olduğunu bilmiyorum diyor. Kendine göre haklı nedenlerden kadın cinayeti işeyen Afganlı bunu neden büyüttüğümüzü herhalde anlamıyor. Göçmenlerin işyerinde bir anlaşmazlık çabucak sopalı ve palalı bir savaşa dönüşebiliyor. Böylesine olaylardan biz kendimizi tam olarak kurtaramamışken, göç dalgası bizim yaşam tarzımıza olumlu bir katkı yapmıyor. İlkel yaşam şekli yeniden güç kazanıyor, bireysel istekler için zorbalık prim yapıyor. Genç cumhuriyetimizin yetiştirdiği insan kalitesini “sulandırmak” istemiyorsak; kültürümüzü koruyup, eğitim seviyemizi artırmaya devam etmek için göçmenlerin eğitimi ve oryantasyonu için çaba sarf etmemiz lazım.
13 Eylül 2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder