3 Aralık 2018 Pazartesi

Yöneticilik

YÖNETİCİLİK

Yöneticilikle ilgili çokça tekrarladığım bir cümleyle konuya girmek istiyorum. Bir yönetici üç şeyi yönetir.  Zamanı, parayı ve insanı. Bunlardan ilk iki tanesi; zaman ve para yönetimi için teknikler bilimsel olarak tanımlanmıştır. Geriye insanları yönetmek kalır ki, bu yöneticinin başarısını belirleyen en önemli faktördür. 

Patron şirketlerinde yönetim tarzı, genellikle profesyonellikten uzaktır. Ancak çevremizde  daha kurumsal olduğunu zannettiğimiz birçok şirkette de  benzer tavırlar görürüz. Teorik olarak tıkır tıkır işleyen bir sistemde iyi bir yöneticiye ihtiyaç yoktur.  Orada çalışkan ve sadık biri yeterlidir. Ama sistemin her zaman problemsiz çalışmasını istiyorsak o zaman  ekibinin nabzını tutmasını bilen bir yönetici şarttır.

Bir yöneticinin başarısını görebilmek için yönetiminin sergilediği performans ile bu performans için harcadığı efora bakmak gerekir. Kulağa sıra dışı gelse de yöneticinin kişisel çalışmasının işin yapılışına katkısı, ekibinin katkısından fazla ise bu bir yöneticilik başarısı değildir. Yani montaj hattında koşuşturup makineleri kullanarak montajı hızlandıran biri iyi bir yönetici değil iyi bir ustabaşıdır.  İyi bir yönetici o montajın hızlanması için ekibini yönlendirmeyi başaran kişidir. Kendi de o sırada ayaklarını masasına uzatmış gururla ekibini seyrediyor olmalıdır.

Yöneticinin gücü saygı, başarısı hayranlık uyandırır. Hele bu gücü doğru kullanıyorsa yönetime güven endeksi tavan yapar. Ancak bu; dediğim dedik çaldığım düdük yönetim şekli demek değildir. Yönetim kararlarının paylaşılması, gücün paylaşımından daha doğrudur. Yani çalışanlara kendi alanları ile ilgili kararlarda katkı hakkı tanıdıktan sonra alınan kararları uygulama  sorumluluğu ile beraber gereken yetki de verilmelidir. Çalışanların önündeki işe baktığı bir kurumda ileriye bakmak yöneticinin görevidir. O, ufuktaki fırsatları ve tehditleri görüp gereken önlemleri alarak ekibinin yolunu açar.

Sıkça rastladığımız “ben olsam şöyle yapardım” şeklinde; çalışanların yönetime, yöneticilerin çalışmalara karışmaları kaos getirir. İyi işleyen bir yönetim sisteminde program hedefleri gerçekleştiği ve kurum stratejileri ve kuralları gözetildiği sürece yöneticiler ve çalışanlar işleyişte kişisel tarzlardan kaynaklı farklar nedeniyle birbirlerine karışmamalıdır. Kişisel farklılıklar bir ekibin zenginliğidir ve bu sonuçlara mutlaka olumlu yansır.

Yönetimde bireyleri dikkate alan ama genel durum değerlendirmesinin gözetildiği yol en doğru yoldur. Çelişki olduğunda yöneticinin sırasıyla vizyon,  stratejiler ve hedefleri gözeterek konuyu değerlendirmesi gerekir. Kurumun gücünü ve kaynaklarını sadece bireyler için değil vizyon-strateji-hedef üçlüsü için harcamak gereklidir.  Amaç sadece bireyleri değil bireyleri koruyan şemsiyeyi de korumaktır. Vefa ve etik değerleri göz ardı etmeden bunu yapmak mümkündür.

Geçen yılların zorlu yollarında düşe kalka öğrendiğim birçok dersten bazılarını belki işe yarar diyerek özetlemeye çalıştım. İnsanı merkezde tutan her anlayış benzer sonuç verecektir.

3 Aralık 2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder