DENİZLE SINAV
İzmir’lileri denizden uzak tutmak zordur. Ben de denizi ve denizciliği çok seviyorum ve yıllar sonra dönüp Foça’ya yerleştikten sonra Ankara’da aldığım kaptanlık ehiyetimi (ADB) kullanma fırsatı bulunca çok sevindim.
Denizcilik sadece bilim değil bir centilmenlik kültürüdür. Denizciler, hangi ülkeden olurlarsa olsunlar ortak kuralları uygularlar. Bunlardan zorunlu olanlar; her teknede bulunması gereken “Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğü” kitabındadır. Bir de denizcilerin titizlikle uymaya gayret ettikleri nezaket kuralları vardır. Örnek mi? Bir tekneye izin almadan girmezsiniz. Limanda diğer teknelere yakın seyir halindeyken süratinizi onları en az rahatsız edecek şekilde ayarlarsınız. Birçok teknenin bağlandığı veya demirlediği yerlerde rahatsız edici gürültüden kaçınırsınız. Denizi kirletmezsiniz. İskelede yanınızda tekne varsa usturmaçalarınızı bağlarsınız. Vs. vs.
Bu noktada zaten herkes bunları uyguluyor demeyi çok isterdim ama birçoğu bu kuralları hem uygulamıyor hem de yaptıkları yanına kar kalıyor. Karada bir piknik alanında yapılanların aynısını denizde de görmek mümkün. Denetimler genelde mavi kart doldurma olarak bilinen atık yönetimi ve tekne güvenlik ekipmanları için yapılıyor. Yani karada olduğu gibi kağıt üstünde her şey tamam. Gerisi kaptanın bilgi, görgü ve nezaket seviyesine bağlı.
Demirleme alanlarında veya liman içinde hızlı tekne kullanan kaptanlar, demirlemiş teknelerden herkesin ayağa kalkıp hayranlıkla kendine baktığını zanneder ama onlar gelecek dalgaların vereceği zararı engelleme telaşındadır. Doğanın en sessiz yerlerinden, deniz üzerinde; yüksek volümde müzik yayını yapan, tertemiz havasını mangal dumanlarıyla kirletenler; iskeledeki teknelere sahipleri yokken girip balık tutan veya denize girenler; ağını, halatını, lastiğini denize atanlar denizle sınavda sınıfta kaldığımızın en büyük göstergesi.
Öyle görünüyor ki karada doğaya ve insana saygı yokken denizde de olmayacak.
27 Temmuz 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder