25 Ocak 2023 Çarşamba

 

YAŞAMIM İZMİR’DEN İZMİR’E BİR YOL


İzmir Konak’da 442. sokakta, kira bir evde doğduktan kısa bir süre sonra babam ustası olarak çalıştığı tarihi Arap Fırını’nı alıp, fırının üstündeki eve taşınınca çocukluğum ve gençliğim Beyler sokakları-Kemeraltı-Varyant civarında geçti. İsmet İnönü’nün doğduğu ev iki sokak ötemizde, Sezen Aksu mahallemizdeydi. İzmir’in o günlerinin güzelliği ve yaşantısının özelliği sanki hafızama kazındı. Altı yaşımdan sonra da gevrek-kumru fırıncılığını içindeydim. Atmış ihtilalini hayal mayal hatırlasam da 1974 Kıbrıs Barış Harekatını üniversiteye başlayacağım yıl yaşadım. Fırıncı olmak istemediğimden, Sakarya İlkokulu ve Hürriyet Orta Okulunu başarıyla tamamlayıp İzmir Atatürk Lisesi’ne yazıldım. O günlerde İzmir’in batıya dönük ve özgür ortamında ne olmak istediğimden çok hayatı, macerası bol yaşamak gibi bir arzum olduğunu anımsıyorum. Öyle de oldu. Biraz oramı buramı yaksam da birçok şeyi deneyimleme  fırsatı yakaladım ve önemli olayların içinde oldum. Ama nereye gidersem gideyim  İzmir vazgeçilmezim oldu.

1973 Yılında üniversite sınavlarına hazırlanırken hedefim İTÜ uçak mühendisliğiydi. Bunda Lise müdürümüz rahmetli Ali Kemal Görgülü’nün de payı vardı. İzmir Atatürk Lisesi’nin İTÜ’ye en fazla mezun gönderebilmesi için başarılı öğrencilerle kalabalık bir son sınıf kurup, hem matematik hem sınıf öğretmeni olarak bizzat ilgilenmişti. Ama hesaba katamadığı; üniversite seçme sınavı soruları  çalındığı için sınav sonuçlarının iptal edilip sınavın birkaç ay sonra yenilenmesi kararıydı. O tarihte ODTÜ’ye giriş sınavını, üniversite kendisi yaptığından birçok kişi sonbahardaki sınavı beklemeden ODTÜ’ye kayıt yaptırmıştı. Lise sonda kazandığım AFS öğrenci değişim bursuyla ABD’ye gideceğimden, ben de o kayıt yaptıranlardan biriydim. Ancak ODTÜ’de uçak mühendisliği bölümü olmadığından  ve son dönemde jeoloji dersinde işlediğimiz petrol konusu ilgimi çektiğinden petrol mühendisliğine yazılmıştım. Böylece bir yıl sonra döndüğümde artık ODTÜ’de petrol mühendisliğindeydim. 

Üniversitede iki yıl araştırma asistanlığı görevimden sonra 1981’de girdiğim  N.V.Turkse Shell’deki yolculuğum Diyarbakır’da başlayıp, Ankara, Londra, Lahey’de devam etti. 1993 yılında Shell şirketinin Türkiye’deki arama ve üretim faaliyetlerini devam ettirmekten vazgeçip şirketi satma kararı alması nedeniyle Türkiye’ye döndüm ve 1996’da şirketin küçük bir yabancı şirkete satılması yüzünden petrolcülüğü bıraktım.  Yani;  sıra dışı anılarla dolu petrolcülük yıllarım kaderin bir cilvesi olarak başladığı gibi kaderin bir cilvesi olarak bitti. Demiryolu makasının açılmasıyla bir hattan ayrılan tren gibi yıllar sonra bir başka makasın açılmasıyla başka bir yolda buluverdim kendimi.

Üretimi sevdiğimden; 1996’da Ankara’da bir el sanatları şirketi kurup atölye açarak ferforje yapıp satmaya başladım.  En çok zorlandığım zamanlar, şirket çalıştırıp üretim yapmanın gerçekleri ile burun buruna geldiğim anlardı.  Bu dönemde başıma gelmeyen kalmadı ama işimizi büyütüp saygın ve güvenilir bir marka yaratmayı da başardım. Ne var ki doğup büyüdüğüm Ege sahillerine dönme arzum hiç bitmedi ve bir fırsatını bulup Foça’da yaşam kurma şansı elde ettiğimde çalışanlarımla durumu ve planımı  paylaştım. Üç yıl daha hiç kapatmayacakmış gibi devam ettirdiğimiz faaliyetimizi şirketin yirminci yılında kucaklaşarak sonlandırdık ve hayatımın ikinci İzmir dönemine adım attım.

Foça’ya gelirken sadece eşyalarımızı değil, 2003 yılında kurduğum sigorta acenteliği şirketimizi de taşımıştık.  Şimdi Foça tarihi çarşı içindeki küçük ve şirin “sigorta dükkanı”nda, eşim, sigortacılık işlerini yürütmeye devam ediyor. Benim görevim; büyük kısmı zeytinlik olan on dönümlük çiftliğin ve burada edindiğimiz teknemizin işleriyle uğraşmak. 

Özetlersem; İzmir’den 1973’de çıktığım yolun sonunda 2016’da İzmir’e varmışım. Yani hiç de yol almış gibi görünmüyorum. Ama şimdi yanımda içine nasıl tıkıştırdığımı bilmediğim valizler dolusu anılarım var.  

İzmir’i yol boyunca hep yüreğimde taşıdım. Şimdiyse koynunda yaşıyorum.

25 Ocak 2023

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder