27 Haziran 2021 Pazar

SABAH SÜRPRİZİ MÜLTECİLER

SABAH SÜRPRİZİ MÜLTECİLER

Dün akşam sabah kahvaltısını teknemizde yapmaya karar verdiğimizden, bu sabah bahçe sulamalarını bitirip, köpeklerimizin yemeklerini verdikten sonra 9 civarı Foça’ya indik. Otogarın karşısındaki fırından gevreklerimizi alıp Balıkçı barınağı iskelelerinin olduğu limana geçtiğimizde ilk dikkatimi çeken limanda jandarmaların da bulunduğu bir kalabalık oldu. Arabayı park edip tekneye yürürken; jandarmalar, mülteci olduğu belli olan gurubu iki büyük minibüse bindirmeye başlamıştı. Barınaktaki ilk iskele sahil güvenlik tekneleri için ayrıldığından son bir yıldır buna benzer manzaraları sıkça görmeye alışmıştık. Umutları ve hayalleri Foça Limanı’nda son bulan mültecilerle göz göze gelmemeye çalışarak tekneye yürüdüm.

 Teknede hazırladığımız çayla, gevrek ve peynirlerimizi yerken içimde bu kahvaltının keyfini çıkaramayacak kadar bir utanç duyduğumu fark ettim. Hiçbir insanın doyduğu ve mutlu olduğu ülkesini bırakarak bu yolculuğa çıkmayacağını düşününce, yeni bir yaşam kurma umudu ile çıktıkları yolculuklarını tamamlayamadan yakalanmış mültecilerle empati kurmak beni  hüzünlendirmişti. Gitmek istedikleri yerlerde, bu göçün sebebi olan çağdaş olarak tanımladığımız devletler onları istemiyorlardı. Tek günahları savaş ve yoksulluk içinde bir ülkede doğmak olan bu insanlardan biri olmadığımıza şükrederken, insanca bir yaşam için hayatlarını tehlikeye atmaktan başka bir seçeneği olmayan bu insanlar için bir şey yapamadan oturmak hiç keyifli olmamıştı. Onların bize bakarak neler hissedeceğini düşünmek beni utandırmıştı.

 Öyle bir ülkede hayata gözlerimi açsaydım ben ne yapardım acaba? Ya ailesi ve  çocukları olanlar günlük acılarla nasıl başa çıkabiliyorlardı? Zayıfların yaşam hakkının neredeyse olmadığı yerlerde sadece güçlü ve yüreği taşlaşmış olanlar mı hayatta kalıyordu? 

 Mültecilere barbar gözüyle bakıp kendi topraklarından uzak tutmaya çalışan “çağdaş” ülkelerin kendi barbarlıklarına “insani” kılıflar bulmaya çalışması ironik değil mi? Öz varlıklarını soydukları ülkelerin insanlarından bazılarını hayatta tutmak için önlerine birkaç ekmek atmaları; yaptıklarını “insanlık suçu”  tanımından çıkarır mı? Bankadaki hesabını birkaç milyon daha artırmak adına dünyada kaç kişiyi daha aç bıraktıklarını görmemek kimsenin vicdanını rahatlatmamalı. Eğer rahatlatıyorsa ve bunu engelleyen “insanlık kanunları” yoksa kimse insanlığımızı yüceltmesin.

 25 Haziran 2021

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder