29 Ağustos 2025 Cuma

FOÇA SAHİLİNDE

 

FOÇA SAHİLİNDE

İşte bir akşam daha oluyor Foça sahilinde. Kızıla dönen maviliklerden kopup gelen rüzgar, enginleri okşayıp denizin kokusunu taşıyor kıyıya. İçimdeki kıpırtının beklentisini bilmiyorum ama denizkızı için hiç şansı yok. Çünkü Odessa’daki sirenlerden beri onları gören olmamış.

Şansa küsmek olmaz. Belki bir macuncu gelir de macun şekeri alırım. Ne yapayım tatlı şeylere düşkünlüğüm var. Ufacık bir çocukken macun şekercinin peşinde Konak’ta koştururken kaybolduğumu varsayan bir teyze tarafından Kemeraltı Karakolu’na teslim edilmiştim de polislerin ısmarladığı döneri yerken ailem gelip almış.

Bugünkü tatlım yüreğimde. Deniz kenarında serilmiş, kulağımda dalgaların sesi;  gülümseten tatlı anılarımı çıkarıp çıkarıp seyrediyorum. Sevdiğim bir filmi tekrar izlerken farklı bir detay yakalar gibi anılarımı her hatırlayışımda, hoşuma giden ilaveler de yapabiliyorum.

Birazdan gelmeyen denizkızlarına veda edip Beşkapılar’a doğru yürüyeceğim. Her zaman olduğu gibi yolda gördüğüm insanların yaşadığı anla ilgili senaryo kurmak en büyük eğlencem. Bu bazen bankta el ele göz göze oturmuş genç bir çift olur; oğlanın annesi kızı istemediği için kız “kaçalım, sen taksi şoförlüğü yaparsın ben evimin kadını olur börekler açarım sana” der. Bazen elleri cebinde kıyıda yürüyen üniversiteli tipli bir gencin, bir gün çok katlı bir plazada yakışıklı bir yönetici olup manken gibi kızlarla çalışma hayalidir. Ya da doğumu yaklaşmış hamileler gibi göbeğiyle paytak paytak yürüyen ileri yaşlı bir adamın “bizim hanım akşama köfte yapmıştır inşallah, ben de iki tek atarım” düşüncesidir.

Beşkapılar’ın önündeyim. İçimdeki kıpırtılı heyecan hala devam ediyor. Bunun sonu damarıma yeni bir stent takılıp bitmeyecekse, tutkularımın yaşıma meydan okuması hoşuma gidecek.

Sabahı bekleyip göreceğiz…….

29 Ağustos 2025

28 Ağustos 2025 Perşembe

TUTUNACAK BİR YER

 

TUTUNACAK BİR YER

Yağmursuz bir yılın bereketsizliğine direnen zeytin ağaçlarına gelen günün sabahında, ayaklarımın altında sevgili dostum Rin Tin Tin (köpeğimiz Zeytin) kahvemi yudumluyorum. Uzun zamandır iyi bir haber gelmeyen bu coğrafyada, doymak bilmeyen insanlara bakıp; umutlarımı besleyeceğim tutunacak bir yer arıyorum.

Umutsuzluğun ilacı sevgi ama gerçek sevgi de bu günlerde karaborsa. Piyasada çokça rastlanan sevginin son sürümü ise manavdaki meyveler gibi,  görüntü şahane ama tadı yok.  Arkadaşım Mustafa kaptanın dediği gibi, geriye sağlığımıza dua etmekten başka bir şey kalmıyor.

Sanki ne düşündüğümü anlamış gibi, Zeytin yerde sırtüstü dönüp kuyruk sallamaya başlıyor. Köpeklerin kurduğu bağın, sahiplerini anlamaya ne kadar odaklandığını bildiğim için; eğilip gülercesine bakan dili dışarıda yüzünü avuçlarımın içine alınca, ön ayaklarıyla kollarımı kucaklar gibi sarılıyor.

Köpeğimi bırakıp doğrulurken bu sefer önümdeki ağaçta kuraklığı atlatan birkaç zeytin tanesinin rüzgarda el sallarcasına eğilip kalktığını görüyorum.

Tutunacak bir yer bulmak için çok uzaklara gitmek gerekmediğini fark edip umutlanıyorum.

28 Ağustos 2025