TEZGAH KURMAK
Her şey bir tezgah kurmakla
başlıyor.
Nerede mi?
Şehri siz seçin çünkü hikaye
aynı.
Olmayacak bir yerin
olmayacak bir köşesinde birden beliren bu küçük seyyar tezgahtan satış yapan
birini görüyorsunuz. Sattığı yiyecek, giyecek vs her şey olabilir. Belki de ilk
gün dikkat bile etmediğiniz o tezgah her gün açılmaya başlayınca mutlaka
dikkatinizi çekiyor ama seyyar görüntüsü yarın olmayabilir izlenimi
uyandırdığından kimse üzerinde durmuyor.
Birkaç ay içinde artık
seyyar tezgahın her gün orada olacağını anlamış oluyorsunuz.
Sonraki birkaç ayda
tezgahtaki çeşitlerin arttığını, müşterilerin müdavimleştiğini, tezgahın
orasının burasının kapatılıp hava şartlarında karşı önlem alındığı görüyorsunuz
ama bu noktaya kadar anlamadığım nedenlerden ilgili devlet birimleri bu
ticaretin varlığını umursar gibi değil. Çevrede legal olarak benzer ticaret
yapan işletmeler haksız rekabetten, çevre sakinleri işgal edilen alandan
şikayetçi ama nedense sonuç yok.
Birkaç yıl sonra o tezgah
artık tezgahtan önce küçük bir dükkana, sonra da çıkma ve eklentileriyle çalışanları olan bir mağazaya
dönüşünce geçmişini hatırlayan bile kalmıyor.
Taa ki bir yerlerde yönetim değişince, bir gün; kamu malı üstüne izinsiz
bina kurup, ruhsatsız işletme çalıştırıp, vergiden kaçındığı için; devlet tankı
topu ve tüfeğiyle kapısına dayanınca yaşanan arbede de akşam haberlerine çıkana
kadar. İşte o zaman cevval habercilerimiz ekmek teknelerini korumak için
mücadele veren emekçilerin dramlarını duyurmak için yarışıyor.
Bir adalet arayışıyla vah
vah deyip izliyoruz.
Ama adaletin yerini bulması için ilk gün o tezgahı kuranla onu ikaz etmeyene kadar dönmek gerektiğiyle kimse ilgilenmek istemiyor. Sorunu onca yıl orada kaçak çalıştırılmış bir işetmenin kaldırılması olarak göstermek galiba daha uygun.
Yerelde dükkanlar için işgaliye diye bir tabir var. Bazı dükkan sahipleri, kendi dükkanı önündeki bir stand için yerel idareye işgaliye parası ödeyince; yaya kaldırımını, yolu, başka dükkanın önünü işgal etmeye hak kazandığını düşünür. Hatta daha cesaretliler bunu işgaliye ödemeden bile yapar. İkazlara kabadayılanmak da racondandır.
İşgaliye bulaşıcıdır. Bir
dükkan önüne bir sandalye koyunca bir haftada içinde sokak kahvehaneye ya da
açık işporta pazarına döner. Kanserli hücre gibi üreyen tabela ve reklam
panoları bu görüntüye tüy diker.
Sorun yine aynı sorundur.
Birinci gün ilk sandalye koyanı, ilk reklam panosunu dikeni engelleyen yoktur.
Bu memleket hepimizin.
Ama bazıları biraz daha
fazla onların olduğunu düşünüyor gibi.
Bırakırsak öyle olacak gibi.
22 Ağustos 2023