19 Aralık 2018 Çarşamba

Olgunlaşan Fikirler


OLGUNLAŞAN FİKİRLER

Fikir ve proje üretmekle ilgili bir konuya başlarken fikirleri iki kategoriye ayırmak uygun olur:  

1-  Yeni fikirler
2-  Olgunlaştırılmış fikirler

Tıpkı meyve veren ağaçlar gibi insanlar da fikir üretirler. Medeniyet denilen olgunun temelinde yatan da budur. Her fikir bir projeye dönüşmez ama her projenin altında bir fikir vardır. Fikir üretmeyen bir insan meyvesi olmayan bir ağaç gibidir. Çiçek açar ve çok güzel görünür ama meyve vermez. İnsanoğlunun yarattığı medeniyetin devamı ve gelişimi için bazılarının meyve vermeleri gerekir.

Foça’da iki yıllık tarım deneyimim sırasında hayvanların ve bitkilerin de işe yarar meyve vermeden önce deneme üretimi yaptıklarına  şahit oldum. Piliçlerin, önce küçük ve boyutları ufak, bazen sarısı olmayan yumurtalar ürettiklerini , sebze ve meyvelerin ilk üretimlerinin tatsız ve ufak olduklarını gördüm. Ama bu ilkler onları üretmeye devam etmekten alıkoymadı.

Fikir de insanoğlunun en güzel meyvesi. Akla gelen fikirleri sunmadan işe yarar fikirlere ulaşamayacağımıza göre; hem fikir üretmeye hem de ürettiğimiz fikirler üzerinde çalışmaya devam etmek gerekmez mi?  Fikirleri “aptalca” diyerek damgalamak fikir üretimini durduracağından, fikri samimi bir şekilde dinleyip karşı fikir bildirmek daha doğrudur.

Ürettiğimiz fikirleri başkaları ile paylaşmak, üzerinde çalışmak ve olgunlaştırmak için büyük fırsat. Paylaşılan bir fikrin olgunlaşması; fikir sahibinin eleştiriye açık olması ve paylaştığı kişilerin de katkı vermeleri ile mümkün. Fikirler onları hoşgörü ile karşılayıp besleyen kişilerin ortamında yeşerir veya elenirler. Fikirler bir uygulama projesine  dönüşmeden önce bu süreci mutlaka yaşamalıdır. Çünkü üzerinde çalışılmayan bir fikirle yola çıkan projenin yaşama sansı, prematüre doğan bir bebeğinki kadardır.  

19 Aralık 2018


5 Aralık 2018 Çarşamba

Pelet Kazanı Kullanmak

PELET KAZANI KULLANMAK

Pelet kazanları son yılların gözde ısıtma yöntemlerinden biri. Atık orman ürünlerinin işlenip preslenmesi ile elde edilen yakıtı kullandığınız için odun yakmaktan farksız ekolojik bir ısınma şekli. Gerek pelet kazanı-sobası üreten firmalar gerekse pelet üreticisi ve satıcısı firmalar tarafından diğer yakıtlara oranla, daha temiz, çevreci ve ucuz olarak tanıtılıp pazarlanıyor. İşte ben de bu kazanlardan bir tanesini 2017 sonunda taktırarak geçen kış kullandım ve bu sene havaların soğuması ile yeniden kullanmaya başladım. Geçen bir yılı aşkın sürede yaptığım gözlem ve ölçüm sonuçlarını mühendislik bilgilerim ve deneyimlerim ışığında en basit haliyle anlatarak biraz da bu konunun yazılmayan kısımlarına ışık tutmak istiyorum.

1. Kazan seçimi:
Kazan seçimini evinizin ısı ihtiyacına göre ve evde döşeli kalorifer sistemini dikkate alarak yapmanız gerekir. Eğer bu konuda bilginiz yoksa kazan-kalorifer firmasına veya bir uzmana bunu yaptırabilirsiniz.

Sistemi  sıcak su için de kullanacaksanız bir boylere ihtiyacınız olduğunu ve yazın da kazanı yakmanız gerektiğini hatırlatırım. Aslında güneş enerjisi destekli pelet kazanı sistemi kurmak mümkün ama benim bir güneş enerji paneli firması ile bu konudaki deneyimim hüsranla sonuçlandı ve güneş panellerini söküp para iadesine kadar gitti.

Kullandığım kazanı en iyi kazan olduğu için değil özellik-fiyat değerlendirmesinde optimum olduğu için 2017’de 4400 TL’ye aldım. O tarihte daha düşük fiyatlar olduğu gibi  20 bin lirayı geçen fiyatların da bulunduğunu ilave etmek isterim. Zaman içinde kazanın zayıf yönlerini de fark ettim ama hala seçimimin doğru olduğunu görüyorum. Sıcak suyu 65 litrelik bir elektrikli termosifondan alıyorum. Sıcaklık ayarlarını eco modunun biraz altına 45-50 derece civarına kurdum ve gayet ekonomik 24 saat sıcak su kullanıyoruz.

Sonuç:
Bolca para saçmaya hazır değilseniz çevrede en çok kullanılan basit sistemlere yönelmek daha doğru. Sıcak suyu ayrıca bir elektrikli termosifondan (50-80 lt arası) termostatını düşük sıcaklıkta tutarak (45-50 derece arası) almak daha ekonomik.

2. Kazan Montajı:
Kazan tesisat montaj ücreti kazan fiyatına dahil değil ve montaj sizi yönlendirdikleri bir usta tarafından yapılıyor. Firma bu konuda sorumluluk almıyor. Bacayı bağlatmak ve yetersiz baca durumunda yeni baca takmak için ise ayrı bir usta bulmanız gerekiyor. Firma buna da karışmıyor. Her şey tamam olunca firmayı arayıp garantisini başlatmak için servis yönlendirmesini istiyorsunuz. Gelen servis montajı ve bacayı onaylarsa size kısaca sistemi nasıl kullanacağınızı anlatıp garantisini başlatıyor. Garanti iki yıl.

Sonuç:
Kazanın montajı için 600 TL, teneke bir baca takılması için de  600 TL  ödedim. Servisi çağırmadan önce kazanı denemek için bir miktar pelet getirtmek gerekli. Tesisat montajında beklentiyi yüksek tutmamanızı öneririm.

3. Pelet seçimi:
Önerilen pelet, çam orman artıklarından yapılan 6mm’lik çam peleti. 2017de nakliye hariç tonunu 600 liraya aldığım peleti bu yıl 850 liradan bulabildim. Piyasada 8 mm pelet de var, her türlü mdf-ahşap atığından yapılan pelet de. Mdf gibi işlenmiş ahşap atıkları barındırdıkları kimyasallar nedeniyle toksik. Ancak neredeyse yarı fiyatına olduğu için bazı sanayi kuruluşlarının kazanlarında  kullanıldığını üzülerek öğrendim. Anladığım bu konuda üretimi kısıtlayan bir mevzuat yok. Çam peletini farklı ağaçların peletinden ayırmanın yolunu bilmiyorum. Çuvalların üzerinde de hiçbir işaret olmuyor. Bu nedenle güvenilir bir üretici bulmak için birkaç günümü harcadım.

Pelet kazanları genelde en fazla 5000 Kcal/kg enerjisi olan çam peleti için uygun olduğundan, farklı ve daha kalorili bir pelet kullanmak kazanın erimesine neden olabiliyor. Pelet çuvallarının nem geçirmez (naylon) olması ve bunları saklayabilecek kapalı bir yer de çok önemli. Nemlenen peletler besleme burgusunu (redüktör dedikleri) tıkayıp sistemi bloke ediyor. Garanti dışı olduğunu söyleyip bunun tamiri için ücret isteniyor ve kötü bir kış gününde servis yoğunluğuna göre bir gün veya daha fazla beklemek zorunda kalabiliyorsunuz.


Sonuç:
Alacağınız peletin çam peleti olduğunu garanti eden bir sistem yok ve çuvalların üzerinde yazmıyor. Son birbuçuk yılda bu işe yeni giren veya çıkanları görünce pelet üretiminin henüz yerine oturmuş bir iş dalı olmadığı belli. Yani pelet kazanları ile ısınmada pelet bu sistemin en zayıf halkası. Pelet çuvallarını depolamak için de  muhafazalı bir alana ihtiyacınız var. Ayrıca pelet kullanmaya karar vermeden önce çevrenizde pelet yakıtı bulabileceğinizi kontrol etmeniz gerekir. Yakıtın cinsini, fiyatını, güvenilirliğini de araştırmanız yerinde olur.

4. Kullanım kolaylığı ve tüketim:
Kazanınız benimki gibi yarı otomatikse,  pelet kazanını günde en az bir kere doldurmanız ve külünü almanız gerekli. Ayrıca normal yakışlarda en azından haftada iki kez eşanjör peteklerini ve en azından iki haftada bir de baca çıkışındaki kapağı söküp temizlemek gerekli. Temizlik işleri oldukça isli-pisli. Aldığınız külü de atacak yer lazım.  

Doğru pelet kullanılırsa 10000 Kcal/saat ısı elde etmek için saatte 3-4 kg (günde 70-100 kg / 63-90 TL) pelet gerekli. İzolasyonunuz iyi ise 150 m2 bir evde normal bir kış gününde 50-70 kg,  daha soğuk günlerde 60-100 kg pelet tüketebilirsiniz. Kazanı en az yaktığım ılık kış günlerinde bile minimum tüketim 30 kg/gün oldu. Geçen sene İzmir’de yaşanan yumuşak kış döneminde 3 ton pelet tükettim ki bugünkü fiyatlarla bu nakliye dahil 2700 TL. Bu yıl kışın daha sert geçme ihtimaline karşı dört ton pelet aldım ve şu anda günde 30-40 kg harcayarak kasım ortasından beri yakmaktayız. Kazan 44-45 derecenin altına getirilemediği için İzmir gibi sıcak iklimlerde tüketim modülasyonu zor oluyor. Hava bir gün veya daha fazla sıcak olacaksa kapatıp temizlemek ve sonra yine yakmak gerekli. Daha soğuk coğrafi bölgelerde yıllık 5-8 ton ve üzeri yakılacağı düşünülerek ekonomik karşılaştırma yapmak doğru olur.

Sonuç:
Kazanı evin içinde kurmak isteyenlerin temizlik sorunu ve 20-25 kg pelet çuvallarını taşıma gereğini dikkate alması lazım. Pelet kullanımı için yazılan verimler deneyimlerime göre abartılı. Kalori hesabı yapmak isteyenler çam pelet verimini ortalama %70 olarak kullanabilir (2018 fiyatlarıyla 3500 Kcal/TL).  Kıyaslamak için %90 verimle çalışan bir kombide kullanılan doğalgaz için bu 4500 Kcal/TL dir. Günlük yakılan pelet miktarı arttıkça verimin azaldığını da dikkate almak lazım.

Pelet kazanı kullanmakla ilgili genel yorumum:

-          Yurtdışından getirilmiş her yeni sistem gibi pelet yakıcıları ve pelet üretiminde bazı boşluklar var.
-          Pelet yakıtı kullanacak mekanların ısı izolasyonunun mükemmele yakın olması çok önemli.
-          Pelet kazanı ve pelet kullanımını öneririm ancak nasıl bir işe kalkıştığınızı bilmek açısından bu yazıyı okumanız ve araştırma yaptıktan sonra karar vermeniz yararlı olacaktır.
-          Bir buçuk yıl önce doğalgaz olmayan bir yerde mühendislik deneyimim ışığında uygun bir pelet kazanı ile ısınmayı seçtim. Ekolojik bir yakıt olduğunu da dikkate alınca bu seçim hala geçerli.

5 Aralık 2018

3 Aralık 2018 Pazartesi

En İyi Patron


EN İYİ PATRON

En iyi patron en tahmin edilebilir (predictable) patrondur.

Çalışanlara her gün ne isteyeceği konusunda sürpriz yapan bir patronu kimse mutlu edemez ve çalışanlar bir müddet sonra bunun için uğraşmaktan vazgeçerler.

İyi bir patron her gün aynı tavrı sergiler, aynı hareketleri yapar, iş konusunda aynı standartları uygular. O zaman çalışanlar gerçekten nasıl  çalışıp nasıl davranmaları gerektiğini bilirler ve her gün farklı bir bilmece çözmeye çalışarak vakit kaybetmezler.

Her gün yaşanmayan özel durumlarda, patronun sıra dışı davranma hakkı vardır ve bunu nasıl kullandığına bağlı olarak çalışanların gözünde daha saygın bir konuma da gelebilir, alay konusu da olabilir. Böyle bir durumda benim önerim bir şey yapmadan gidip dışarıda bir nefes alın, ne yapmanız gerektiğine hızla karar verip gelip o duruşu sergileyin.

3 Aralık 2018

Yöneticilik

YÖNETİCİLİK

Yöneticilikle ilgili çokça tekrarladığım bir cümleyle konuya girmek istiyorum. Bir yönetici üç şeyi yönetir.  Zamanı, parayı ve insanı. Bunlardan ilk iki tanesi; zaman ve para yönetimi için teknikler bilimsel olarak tanımlanmıştır. Geriye insanları yönetmek kalır ki, bu yöneticinin başarısını belirleyen en önemli faktördür. 

Patron şirketlerinde yönetim tarzı, genellikle profesyonellikten uzaktır. Ancak çevremizde  daha kurumsal olduğunu zannettiğimiz birçok şirkette de  benzer tavırlar görürüz. Teorik olarak tıkır tıkır işleyen bir sistemde iyi bir yöneticiye ihtiyaç yoktur.  Orada çalışkan ve sadık biri yeterlidir. Ama sistemin her zaman problemsiz çalışmasını istiyorsak o zaman  ekibinin nabzını tutmasını bilen bir yönetici şarttır.

Bir yöneticinin başarısını görebilmek için yönetiminin sergilediği performans ile bu performans için harcadığı efora bakmak gerekir. Kulağa sıra dışı gelse de yöneticinin kişisel çalışmasının işin yapılışına katkısı, ekibinin katkısından fazla ise bu bir yöneticilik başarısı değildir. Yani montaj hattında koşuşturup makineleri kullanarak montajı hızlandıran biri iyi bir yönetici değil iyi bir ustabaşıdır.  İyi bir yönetici o montajın hızlanması için ekibini yönlendirmeyi başaran kişidir. Kendi de o sırada ayaklarını masasına uzatmış gururla ekibini seyrediyor olmalıdır.

Yöneticinin gücü saygı, başarısı hayranlık uyandırır. Hele bu gücü doğru kullanıyorsa yönetime güven endeksi tavan yapar. Ancak bu; dediğim dedik çaldığım düdük yönetim şekli demek değildir. Yönetim kararlarının paylaşılması, gücün paylaşımından daha doğrudur. Yani çalışanlara kendi alanları ile ilgili kararlarda katkı hakkı tanıdıktan sonra alınan kararları uygulama  sorumluluğu ile beraber gereken yetki de verilmelidir. Çalışanların önündeki işe baktığı bir kurumda ileriye bakmak yöneticinin görevidir. O, ufuktaki fırsatları ve tehditleri görüp gereken önlemleri alarak ekibinin yolunu açar.

Sıkça rastladığımız “ben olsam şöyle yapardım” şeklinde; çalışanların yönetime, yöneticilerin çalışmalara karışmaları kaos getirir. İyi işleyen bir yönetim sisteminde program hedefleri gerçekleştiği ve kurum stratejileri ve kuralları gözetildiği sürece yöneticiler ve çalışanlar işleyişte kişisel tarzlardan kaynaklı farklar nedeniyle birbirlerine karışmamalıdır. Kişisel farklılıklar bir ekibin zenginliğidir ve bu sonuçlara mutlaka olumlu yansır.

Yönetimde bireyleri dikkate alan ama genel durum değerlendirmesinin gözetildiği yol en doğru yoldur. Çelişki olduğunda yöneticinin sırasıyla vizyon,  stratejiler ve hedefleri gözeterek konuyu değerlendirmesi gerekir. Kurumun gücünü ve kaynaklarını sadece bireyler için değil vizyon-strateji-hedef üçlüsü için harcamak gereklidir.  Amaç sadece bireyleri değil bireyleri koruyan şemsiyeyi de korumaktır. Vefa ve etik değerleri göz ardı etmeden bunu yapmak mümkündür.

Geçen yılların zorlu yollarında düşe kalka öğrendiğim birçok dersten bazılarını belki işe yarar diyerek özetlemeye çalıştım. İnsanı merkezde tutan her anlayış benzer sonuç verecektir.

3 Aralık 2018