HAYALSİZ OLMAZ
Denizin mavisinin kelimelere
sığmayan doyumsuz güzelliğine doğru Değirmenlik Caddesi’nden arabayla Foça’ya
iniyorum. Birazdan Büyük Denizde başını rüzgara dayamış, dalgalarla cilveleşen
tekneler karşılayacak beni. Radyoda arka arkaya çalan rum şarkılarından bıkınca
istasyon değiştiriyorum.
“Her derdime yar ortağım ol da
Gökten melekler iner gibidir o zaman”
Bir Foça hayal ediyorum. Portofino’dan bile güzel. Sokakları yasemin ve karanfil kokan, begonvil çiçeklerinin taş duvarlara tırmandığı, sardunyaların toprağı örttüğü tertemiz bir Foça. Herkesin taşını, denizini, doğasını canı gibi gözettiği, aşıklar Caddesi’nden geçebilmek için aşık olmanın şart olduğu, denizlerinde balıkların kayıklara yoldaşlık ettiği; gerçek anlamda bir yavaş şehir.
Bir yandan da geçtiğim yollarda çevreme bakıyorum çok mu abarttım diye. Bir gün biraz daha fazla kazanmak yerine bu hayali gerçeğe taşımak isteyen insanların sayısı artınca hepsi gerçek olabilir. Ve bu hayal Foça’ya çok yakışıyor.
İşte ben o günün hayalini kuruyorum.
Çünkü hayalsiz olmuyor.
13 Eylül 2024